Prostat kanseri nedir sorusuna cevap için şu bilgileri vermek mümkündür; Prostat bölgesinde bazen kötü huylu tümörler ürümektedir. Kötü huylu tümörler de kansere yol açmaktadır. Tüm kanser türlerinde olduğu üzere genetik durum ve çevresel faktörler prostat kanserinin nedeni olmaktadır.
Prostat büyümesi ile prostat kanseri kati suretle birbirine karıştırılmamalıdır. Prostat büyümesi hiçbir zaman kansere yol açmaz. Bireyde prostat büyümesi ve prostat kanseri görülebilir. Fakat burada kanserin sebebi prostat büyümesi değildir.
Prostat kanseri çok ciddi bir rahatsızlıktır ve zaman kaybetmeden tedavi edilmelidir.
Kimlerde görülür ?
Erkeklerde en sık görülen iç organ kanseri prostattır. 50 yaşın üstündeki erkeklerde akciğer kanserinden sonra en çok öldüren kanser türüdür. 65-75 yaş arasında görülme ihtimali en fazladır ve yaşlı erkeklerin hastalığı diye de bilinir. Belirti vermeyen türü daha yaygındır ve 75 yaşından sonra bu türün görülme sıklığı yüzde 50′nin üzerindedir. Yaş ilerledikçe prostat kanseri riski artmaktadır. Çünkü yapılan araştırmalara göre 65 yaşın üzerindeki kişilerde görülme ihtimali fazladır.
Prostat kanserinin nedenleri nelerdir ?
Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte hormonların, genetik (aileden gelen) ve çevresel faktörlerin bu hastalığın oluşmasında sebepler olduğu düşünülmektedir. Ergenlikten önce ortaya çıkmadığı için ergenlikten sonra salgılanan hormonlar ve bu kanserin tedavisinde kullanılan hormonların (östrojen gibi) varlığı hormonların bu hastalık üzerinde etkili olduğunu göstermektedir.
Prostat kanserli kişilerin birinci derecede akrabalarında da hastalık riskinin arttığı belirlenmiştir. Bu yüzden genetik faktörler de prostat kanserinden sorumlu tutulmaktadır. Amerikalı siyah ırkta, afrika kökenlilerde daha fazla görülür ve daha erken yaşta ortaya çıkar. Bu durumun sebebi henüz bilinmemektedir. Prostat kanserine neden olan genleri bulmak için hala çalışmalar devam etmektedir.
Belirli coğrafik yerlerde prostat kanserinin daha çok görülmesi çevresel faktörlerin de rol oynadığını düşündürmektedir. Özellikle İskandinav ülkelerinde daha çok görülür. Japonya ve bazı asya ülkelerinde daha az görülmektedir. Bu bölgelerden riskli bölgelere göç sonucu hastalık riski artmamış fakat sonraki nesilde arttığı görülmüştür. Bu da çevresel etkinin önemini göstermektedir. Hayvansal yağ içeriği yüksek olan besinlerle beslenmenin de hastalık riskinin arttırdığı düşünülmektedir.