+90 505 622 10 13 dr@barisnuhoglu.com
Bir Sayfa Seçin
Fokal tedaviler böbrek tümörlerinin tedavisinde kullanım oranı giderek artmakta olan yöntemlerdir. Fokal tedaviler,  <4 cm böbrek tümörlerinde cerrahiye uygun olmayan hastalarda, her iki böbrekte tümör varlığında, tek böbrekli hastalarda veya genetik sebebi kanıtlanmış olgularda (farklı zamanda birden fazla sayıda tümör gelişme ihtimali sebebiyle) uygulanması önerilmektedir. Bu tedavi modalitelerinin başlıcaları radyofrekans ablasyon (RFA), kriyoablasyon(KA), mikrodalga termoterapi (MDT), yüksek yoğunlu odaklanmış ultrason(HIFU) ve geri dönüşümsüz elektroporasyon (GDE) gibi yöntemlerdir.
  1. Radyofrekans Ablastyon (RFA): Radyofrekans enerji kullanımı devamlı ve yüksek frekanslı  elektrik akımının probun ucuna yönlendirilerek hedef dokuda 100 OC nin üzerinde ısı sağlanır ve hedef tümör hücrelerinin genetik yapısı, hücre duvarı yapısı ve mikrodamarlardaki hasarı ile hücre ölümüne neden olmaktadır. Standart parsiyel nefrektomi (PN)  (sadece tümörün çıkarıldığı operasyon) ile kıyaslayan çalışmalarda 5 yıllık takipte kansersiz sağ kalım ve genel sağ kalım açısından anlamlı fark olmadığı gösterilmiştir. Bu yöntem ile ilgili dünyadaki genel kanı  kısa takipte umut verici olduğu ve uzun dönem sonuçlara hala ihtiyacının bulunduğu şeklindedir.
  2. Kriyoablasyon (KA): KA yöntemi tümör dokusunda ani ısı düşüşü sayesinde hipotermik stres ile hücre ölümüne neden olmaktadır. KA tedavisi de açık, perkütan, laparoskopik yöntemlerle ultasron, BT veya MR altında yapılabilmektedir. KA hedeflenen dokudaki ablasyonun aktif şekilde kontrol edilebildiği için diğer yöntemlere göre daha fazla tercih edilmektedir. Onkolojik sonuçlar açısından ise RF, KA ve PN için 3 yıllık rekürrenssiz sağ kalım oranları sırasıyla %93, %100 ve %99 oranında görülmüştür.
  3. Mikrodalga Termoterapi (MDT): Hedeflenen tümör dokusunda elektromanyetik mikrodalgalar yardımıyla su moleküllerinde hareketlenme yapar ve sıcaklık artışı sağlayarak doku yıkımı yapar. MDT klasik RFA yöntemlerine göre gerekli sıcaklığa daha hızlı ulaşma ve daha geniş ablasyon bölgesi sağlayabilir. Hastaların 5 yıllık takibi yapılan bir çalışmada MDT (%67.3) genel sağ kalım açısından PN (%97.8) ye göre daha dezavantajlı olsa da kansersiz sağ kalım açısından (%97.1; %97.8) fark görülmemiştir.
  4. Yüksek yoğunluklu odaklanmış ultrason (HIFU): HIFU böbrek tümörlerinde transdüser yoluyla yüksek yoğunluklu ultrason dalgalarıyla tümör dokusunu ablasyon yapması esasına dayanır. HIFU esnasında ablasyon yapılan bölgede sıcaklık hızlı bir şekilde 80OC ye ulaşmaktadır. Bu yöntemin diğer yöntemlere göre en önemli avantajı non-invaziv olmasıdır. Yani vücut dışından yapılan bir yöntem olduğu için kanama ve tümör ekimi gibi riskler bulunmamaktadır.
  5. Geri dönüşümsüz elektroporasyon (GDE): Tümör dokusunda elektrik akımının geçirilmesiyle termal olmayan bir ablasyon yöntemidir. Hücre membranında elektrik akınının yapmış olduğu değişiklikler tümör hücresinin ölümüne neden olmaktadır. Temel doku yapısı korunurken hücresel komponentler yok olur. Günümüzde güvenli bir GDE  protokolünün oluşması için birçok çalışmaya ihtiyaç vardır.
Fokal tedaviler sonrası takip protokolü Fokal tedaviler günümüzde genellikle <4 cm evre 1 böbrek tümörlerinde uygulanmakta olup ultrason ile batın ve böbrek görüntülemesi BT ile ise batın ve toraks görüntülemesi yapılmak üzere 6. ayda USG, 1.yılda BT 2. Yılda USG, 3.yılda BT , 4.yılda USG ve son olarak 5.yılda BT ile görüntüleme önerilmektedir.
WhatsApp'dan mesaj gönder